Kalsinasyon ve Çözünme
- Simya
Her ilişki bir gaz ve toz bulutu olarak doğar. Amorf, elle tutulamayan hatta gözle görülemeyen bir biçimde gelir hayatımıza. Biz de hemen onu şekillendirmeye çalışırız. Yaşımızla beraber bilincimiz de olgunluğa yaklaştıkça, verilmesi gereken şekle dair fikrimiz daha da artar.
“Aşk dediğin insanın ayaklarını yerden keser”, “Anne dediğin çocuğuna saçını süpürge eder.” “Erkek dediğin ekmeğini taştan çıkarır.” “Kadın dediğin hem çocuk bakar hem kariyer yapar.” , “Çocuk dediğin ana-baba sözü dinler.” “Kedi nankördür.” , “Erkekler çocuk gibidir.” “Uzak mesefaden ilişki yürümez.” vs vs. Anladınız siz beni🙃
O yeni doğan bir yıldız biricikliğinde ve güzelliğindeki ilişkileri, sivri köşeli, sert kapaklı, sınırları demirden tanımların içine sokmaya çalışırız.
Zihin dediğimiz düşmanımız değildir ama bu kalıpların hemen hemen hepsini o oluşturur. Çünkü duyduklarından ve yaşadıklarından tecrübeler çıkarır kendince ve yegane misyonu sizi her türlü değişimden, bilinmeyenden ve (kendince) tehlikeden korumaktır. O da öyle bir oluştur, napalım🤷♀️
Hissetiğimiz duyguda kalmayı başarabilmek, arkada zihnimiz bıdı bıdı yaparken zordur, odaklanma ve güç gerektirir. Ama her ilişkide hissetiğimiz duyguyu o çok bilen zihinden ayırarak yaşamak kendimize öğretmemiz gerekendir.
Bu süreç simyada ilk iki aşamadır: Kalsinasyon ve Çözünme. 🔥+💧
Kalsinasyonda umulmadık bir yerden gelen değişimin ateşiyle darbe alan ego (ve en sadık arkadaşı zihin) devamındaki çözünme sürecinde akması gereken gözyaşlarını ve uçması gereken duyguları altan alta gaza getirir ve yerinden fırlamış hislerimizi tekrar bildiği kalıplara döndürmeye çalışır.
Ama ruhumuzun felsefe taşına aldığı yolda, o kalıplardır esas bırakılması, yakılması ya da çözünmesi gerekenler. Saf özümüz ancak öyle ortaya çıkar. 💫
O yüzden siz bedeninizde, duygunuzda kalın. “-melidir”, “-malıdır.” cümlelerine çok takılmayın.