Menu Close

Kirke

Ünlü Cadılar II
  • Sihir
  • Mitoloji

“Kirke Yunan Mitolojisinde çok güçlü bir tanrıça ve aynı zamanda bir büyücüdür” yazar pek çok yerde. Ama Kirke bildiğimiz CADIDIR. Hem de tüm tanrılara kafa tutacak ve bir adada tek başına yaşayacak kadar güçlü bir cadıdır. Bu postta sizi Yunan Mitolojisinin okunması zor isimlerine bulamadan ve kim kimin anası, karısı, çocuğu diye derinlemesine dalmadan Kirke’nin hikayesini anlatacağım. Kemerleri bağlayalım :) Kirke’nin anneannesi, dedesi ve hatta babası Titandır. (Titan: Uçkuru düşük Zeus’tan bile büyük olan tanrılar.) Annesi ise bir nimf yani peridir. Hal böyle olunca da Kirke elinde sihirli değneği ile doğar. Bitkiler ve sihirli iksirlere dair sonsuz bilgilidir. Aiolos adasında tek başına yaşar. Tabi ona hizmet eden diğer nimfleri ve kafasını bozanları dönüştürdüğü vahşi hayvanları saymazsak. Adada yaşadığı sürede bitkileri kullanarak sihir ve iksir yapımında daha da ustalaştığı söylenir. Yeni nesil mitolojilerde babası tarafından adaya sürgüne gönderildiği gibi dramatik bir hikayesi yoktur. Neden adada yaşadığına dair bir bilgi de yoktur. Ama biraz empati ile bence Kirke’nin durumunu anlayabiliriz: sonuç olarak hangimiz sıkıldığımız bir gün “Issız adada yaşamak istiyorum ya!” ya da “insanlardan uzaklaşmak istiyorum” demedik. Sonuçta bu kadar güçlü cadılar ya dağın tepesinde şatoda ya da ormanın kör köşesinde yaşar. Issız ada daha elitist bir seçenek. Kirke hem istediği kılığa girebilir hem de canının istediğini (daha çok erkekleri) istediği yaratığa dönüştürebilir. Adasına yolu düşen tüm erkekleri domuz, aslan gibi vahşi hayvanlara dönüştürerek adasının habitatına katkıda bulunur. Elinden kurtulan sadece Tanrı Hermes tarafından korunan Odysseus’tur. Kirke’nin iksiri bir işe yaramaz ve Kirke Odysseus’un gücüne hayran olup aşık olur. Odysseus da ona karşı boş değildir. Çünkü, Kirke’nin güzelliği dillere destandır. Fakat Odysseus evlidir ve bir oğlu vardır. Karısı Penelope yolunu gözlemektedir ama Antik Yunan’da bu kimin umrundadır. Kirke ile adasında 1 yıl beraberce yaşar. Deyim yerindeyse “krallar” gibi yaşar. Tabi bu arada boş durmaz, Kirke’den üç çocuğu olur. Daha sonra artık Kirke mi sıkılır yoksa Odysseus’un aklına nihayet karısı mı gelir bilinmez artık adadan ayrılmak istediğini söyler. Bunun üzerine Kirke Odysseus’a dönüş yolunu ve karşılaşacağı tehlikeleri nasıl bertaraf edeceğini bir bir anlatır. Odysseus Kirke’nin verdiği güzergah ile evine sağ salim döner. Odysseus’un hikayesine girmeyeceğim ama bazı kaynaklarda adadan ayrıldıktan sonra zaman zaman Kirke’yi yine ziyarete geldiği yazar. Buradan sonrası biraz hint dizisi gibi: Truva Savaşı’ndan dönen Odysseus’u bulmak için Kirke tarafından yollanan küçük oğlu Telegonus, yanlışlıkla babasını öldürür. Athena Odysseus’un Kirke’nin adasına gömülmesini emreder. Telegonus yanına Penelope ve oğlunu da alarak Kirke’nin adasına gelir. Kirke Penelope’nin gelişine adayı tehlikeye attığı için kızar. Ama Penelope Kral olan kocasının ölümünden sonra ülkede çıkan isyandan kendi oğlunu korumak istemektedir ve bu yüzden sığınmaya ihtiyacı vardır. Kirke Penelope’nin kalmasına izin verir. Hatta hem onu hem de oğlunu ölümsüz kılar. Yetmez bir de Penelope’nin Odysseus’tan olma oğluyla evlenir. Penelope de Kirke’nin oğluyla evlenir. Bu tabi ki erkek dilinden destanlaştırılan hikayedir. Kirke, Tanrıların kullanmadığı ve bu yüzden de pek bilmedikleri bitki ilminin ustasıdır. Bu yüzden de Tanrıların bile çekindiği bir Cadıdır. İyi yada kötü yürekli bir cadı mıdır? Kim bilir!. Bence olabilecek en “insan” cadıdır. Bununla beraber kadın olmanın iyi-kötü tüm yönlerini içinde, beraber ve büyük bir mozaik şeklinde yaşadığı bir kadındır. Kirke dizilerde sempati duyduğumuz ve içten içe empati kurduğumuz o kötü kadın karakterdir. Hem biraz Bihter Ziyagil’dir hem de biraz Firdevs Yöreoğlu’dur.

Kendinden bu kadar emin olması, hatta kendi zevklerini ilk sıraya koyması ve hiç kimseye “hatta” bir erkeğe “bile” ihtiyaç duymadan tek başına, toprak ile harmoni içinde yaşayıp aynı zamanda ona bu kadar hükmedebilmesinin arkasındaki gücün erkekleri korkutması gayet doğaldır. Antik Yunan’daki erkekleri :)