Peri masallarına karnımız tok, biz ille de peri görmek istiyoruz derseniz size bir kaç önerim var. Tabi eğer hali hazırda doğuştan gelen bir peri görme yeteneğiniz ya da sihirli sözcükleriniz yoksa.

Dört Yapraklı Yonca

Keltler’de kötü ruhları kovduğuna inanılan dört yapraklı yonca, Orta Çağ’da perileri görmek için kullanılan bir yönteme dönüştü. Bunun için önce bu yoncayı bulup, üzerinizde taşıyor olmanız gerekiyor. Aynı şekilde bu yoncadan yapılmış bir merhemi gözlerinize sürmeniz halinde de perilere merhaba diyebilirsiniz. Bir peri gördünüz diyelim burada da unutmamanız gereken şey gözünüzü asla onun üzerinden ayırmamanızdır. Örneğin yakaladığınız bir Leprechauns ise, gözünüzü kırptığınız anda kaçıp gidecektir.

Hag Taşları (ya da Delikli Taşlar)

Ortasında doğal olarak oluşmuş delik bulunan taşların periler diyarına açılan bir pencere olduğuna inanılır. Yine bu taşlar ahırlardaki hayvanları geceleri peri saldırılarından korumak için duvara da asılabilir. Anadolu’da benzer şekilde delikli kayaların içinden geçince günahların silindiği ya da dileklerin gerçekleştiği inancı vardır.

Peri Saatleri

Periler alemler arası yaşarlar. İnsan alemiyle “göklerdeki alem” arasında aracı oldukları inancı Şamanizm de dahil pek çok inançta yer alır. Bundan dolayı perilerin ara vakitleri sevdiği söylenir. Bu vakitler gün ışığının geçiş vakitleri yani güneş doğmadan hemen önceki veya batmadan hemen sonraki alacakaranlık dediğimiz zamanlardır. Aynı zamanda gün ortası ve geceyarısı vakitleri de perilerle muhabbet için güzel zamanlardır. Ayrıca perilerin sevdiği günler de vardır, ama bu bir sonraki postun konusu :)